DERVİŞ
''Dövene elsiz gerek
Sövene dilsiz gerek
Sen derviş olmazsın
Derviş gönülsüz gerek''
Yunus Emre
Derviş dedikleri nedir bir düşünelim diyorum.Derviş; sözlük manasına göre tarikat yoluna girmiş ,çile çekmeyi benimsemiş kimse demektir.Ne anlamalıyız öyleyse biz bu dervişlikten? Demek ki derviş dediğimiz kimse tarikat yoluna girmiş kişidir ve bu yolda daha önce de bahsettiğimiz gibi türlü sıkıntılardan ve çilelerden geçer insan.Şimdi diyeceksiniz ki neden hep sıkıntı ve çile var bu yolda.Biz de diyoruz ki zaten dünya dediğimiz yer bir han, biz de yolcu değil miyiz ve biz şu hayat içinde zaten türlü sıkıntılar çekmiyor muyuz? Yani bu sadece dervişlere özgü bir durum değildir.Hayat bir yoldur tıpkı hakikat yolu gibi .Birinin yüzü dünyaya bakar diğerininki manaya.Ayrıca biri diğerinden ayrı da değildir . ‘’Dünya ahiretin tarlasıdır ‘’derler ya işte, demek ki şu dünya alemi ile mana alemi aslen iç içedir ve her şey burada olup bitmektedir.Ne yapacaksak burada ,bu dünyada yapacağız ve mükafatını da mana olarak yani diğer bir deyişle ahirette alacağız.Tasavvuf bize dervişlik yoluna aşk ile girileceğini söylüyor .Demek ki keramet aşk denen bu yüce duyguda yani aşk halinde gizlidir.Bu yolun olmazsa olmazıdır aşk Allah dostları için.O kimi zaman bir şerbet ,kimi zaman bir şarap, kimi zaman bir zehirdir.peki aşk denen şey nasıl oluyor da hem şerbet hem de zehir oluyor öyle değil mi?Şunu şöyle açıklamayı uygun görüyorum:Mesela en etkili ilaçlar en acı olanlar değil mi ve bazen bir zehir bir hastalığın şifası olmuyor mu? Demek ki aşk hem bir derttir hem de devadır aslında.
Tam da buraya Fuzuli’nin bir beyitini eklemek isterim:
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
Fuzuli
Aynı şeyi Fuzuli de şiirinde dile getirir.Yani aşk onun için bir zehir olmakla beraber onun derdinin de dermanıdır ve onlar aşk ızdırabından da hoşnutturlar.Çünkü aşık kişi her ne olursa olsun yaşadığı halden memnun ,sevgiliye özlem duyar ,onu anar ,onu arar .Hak yolcularının dile getirdiği aşk ilahi bir aşktır elbette.Hakka ve hakikate duydukları aşktır.Bu bir nevi kendinden geçiştir.Hayatı ,varlığı yeni bir gözle ve kalple idrak etme halidir ki, kişi gördükleri karşsında adeta sarhoş olur.Kendi hakikatine ,var oluş sırrına ermiş kişinin yaşadığı bir haldir.Her şeyi bildim sayan insan, artık her şeyi unutmuş hatta kendini bile ve yeni bir göz yani gönül gözü ile müşahade etmeye başlamıştır .
‘’Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil
Gönlü derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil’’
Demek ki dervişlik kılık kıyafet ile olmuyor ,yani insanın gönlünü derviş etmesi gerekiyor.Gönlü derviş olan; kimseyi kırmaz,kötülük düşünmez,nefsine uymaz,hep edep üzeredir.O halde sövene dilsiz gerek,dövene elsiz gerek,derviş gönülsüz gerek.
Rabbim gönlü derviş olanlara yoldaş etsin bizleri.
Yazar:Bahar Baydan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder