Aslında ortada ilginç bir rüya var. bu yanılsamanın sebebi ne? üst üste binen örtüler. ruhu bin örtü örtüyor. bunlar ruha mutluluk mu veriyor? mutluluk değil sarhoşluk veriyor. ruh kaynağından ne kadar uzaklaşırsa sarhoşluğu da o kadar büyür. bu sarhoşluk, hedefine ulaşmada ruha yardım ediyor mu? bir bakıma evet, ama ruhu hedefine ulaştıran asıl şey özlem. peki ruh neye özlem duyar? ayıklığa. bu ayıklığa nasıl erişiliyor? ruhu kaplayıp onu gerçek kaynağı ve hedefinden ayrı koyan örtüler atılarak. bu yanılgı örtüleri nasıl kaldırılıp atılacak? ölüm denen değişimle. ruha zorla dayatıldığı zaman buna ölüm deniyor. bu, bir sarhoşun elinden şarap şişesini almak gibi son derece tatsız ve ona bir süre büyük acılar veren bir tecrübe. öte yandan, aynı değişim gönüllü olarak da gerçekleştirilebilir, yani ruhun üstündeki örtüleri atması ve ayıklığı, bir anlık bile olsa daha dünyada yaşamasıyla. ..
ilk tecrübeye fena denir, yani yok olma; ikincisi ise diriliş demek olan beka...
anlayışın bu aşamasına bilinçle eren ruh.....her adımda karşılaştığı şeyin tadını çıkara çıkara ve yaklaşırken her anın sevincini yaşaya yaşaya varan kişi..... attığı her örtü ile büyük bir gücü ve artan bir ilhamı idrak eder;....eskiden beri bildiği ama tam olarak kavrayamadığı bir hatayı idrak eder ki o da şudur; şimdiye kadar kendini hep yansımasıyla, farklı düzlemlere vuran gölgesiyle özdeşleştirmiş.... benliğini hiçbir yerde göremediği için kedini türlü yansımalarıyla özdeşleştirmiş...sebat ve gayretle ruhu aradım ve sonunda onu örtüp kapatanın bizzat kendim olduğunu gördüm. anladım ki, içimdeki inanan, merak eden, sebat eden, keşfeden ve nihayetinde keşfedilen şey kendi ruhumdan başkası değil. beni aydınlığa çıkaran karanlığa teşekkür......muhakkak ki bu hayat ağacının tohumu da, kökü de, meyvesi de benim.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder