Tasavvuf üzerine
Tasavvuf ,Allah’ın ahlakı ile
ahlaklanmaktır.Muhddin İbn’ül Arabi’nin ortaya koydu’’ vahdeti vücut’’ (tek
varlık)inancının tahkikini sağlayan usul ve esaslardır.İnsanın Allahtan razı ve
onun razı olduğu bir kul haline
gelmesidir.Ölmeden evvel bedeni dünyevi
istek ve arzulardan yani nefsin boyundurluğundan kurtarıp gerçek yaşama
,sonsuz yaşama geçmektir.Buna ölmeden evvel ölmek denir.Bu bir ızdırap değil
bir kurtuluştur ,manevi bir ölüm ama mutlak bir var oluştur.İşte tasavvuf
insanın kendi hakikatini görmesine yardım etmek için ona yol gösteren bir kılavuzdur
.Allah’ın ahlakı ise sevgiden,saygıdan,edepten ,hoşgörüden ,alçakgönüllükten gecer.Bu güzel bakmak,güzel görmek ve
yaşadığını Allah nazarıyla anlamak ve anlamlandırmak demektir.İyi(ihlas sahibi)
insan olmaktır.Allah’ın boyasına boyanmak ve onu her surette en başa koymak ve
her seyin içine katmaktır.Böylece kendinden(nefsinden) hiçbir şey kalmayıncaya
kadar onunla dolmak ve ona karışmaktır.Bunun için kutsal kitabımızda bizlere
emir telkin ettiği güzel huylarla huylanmak ve arınmak gereklidir.Öncelikle
insanoğlu kusursuz bir varlık olmadığını bilerek Allah’a yönelmeli ve tövbe
kapısını terk etmemelidir.Allah en büyük yardımcı ve en yüce dosttur.Her daim tekamülüne
yardım edecek surette kullarına muamele eder.İşte tasavvuf bu tekamülün
gercekleşmesi ve insanı vahdet-i vucut denen bir’lik içinde biz bilincine ulaştırmayı
amaç edinir.Çünkü Allah indinde ve lafzında ben demek yoktur,biz vardır biz
olmak vardır.Hayatı var eden o tek nefes içinde bir soluk olduğumuzu bilip
hakikatin içindeki yerimizi anlamaya çalışmak gerekir.
İnsanoğlu hırslıdır,bencildir,açgözlüdür,kıskançtır ve
zalimdir.İşte bu huylar insanı efsele safilin denilen ,hayvandan bile daha
aşağı olan o mertebeye çeker.Burada maksat hayvanı kötülemek değil insanın
aslen tüm canlıların en üstünü olması bakımıdan düşünerek söylenmiştir.Ama
hayvan sadece içgüdüsel olarak hayatta
kalmak ve var oluşa hizmet için kendine
emredilen davranışlarda bulunurken insan onu hayvandan üstün kılan akıl ve
iradeyi kötüye kullanarak diğer canlılardan daha acımasız bir varlık haline
gelebiliyor.İşte bu nefsi arzuların esiri olan insanı yaradılışına haiz olan
mertebede değil daha aşağılara düşerek kendi hakikatini görmekten men ediyor.
Tasavvuf bizi kendimiz olmaya,özümüze dönmeye ,Allah’ı tanımaya
ve ona varmaya davet eden ve bize bu konuda mürşitlik eden bir anlayışın
temelini oluşturur.Bunu da kalp ,duygu , düşünce ve irade eğitimi ile yapar.Bizlere hal
ehli yani kamil insan olmanın anahtarını verir.O kapıyı açıp hakka ve hakikate
varmak için seyr-ü suluk (insanı hakka
ulşatıran yol)ettirir.
Tasavvuf hayatta anlam arayan ve kendini bulmak isteyen
insanın aradığı cevabı ona verecek olan yegane yoldur .Çünkü insan her neye
sahip olursa olsun her zaman içinde dolduramadığı o boşluk içinde oradan oraya
savrulup duracaktır. İnsanın özü de onu
ait olduğu yere götürmek için peşini bırakmayacaktır.Bu arayışta olmayan ya da olup da yolunu bulamamış insan maalesef daimi
bir pişmanlık ve ızdırap içinde yaşamını
sürdürecektir.
İnsanın aynası rabbidir ve o ayna insanın gönlündedir ve
dahi insan nereye yüzünü nereye dönerse Allah’ın yüzünü orada bulacaktır. Her
şartta ,surette,durumda ve mahalde muhatabımız sadece ve sadece Allah’tır.Bu
sebeple her nevi canlıya muamelede bu hakikati bilerek hal almak gerekir.Bunu
bilmek ve anlamak bizi ona götürür işte.Yoksa isimler ve cisimler birer
illüzyondur.Aslolan Allah’ın varlığı ile tüm evreni ihya ediyor
oluşudur.Gayrısı hayaldir ,boştur ve anlamsızdır.
Bahar Baydan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder